KALP HASTALARINDA DİŞ HEKİMLİĞİ TEDAVİLERİ

11 Şubat 2022by gokselgnl0
https://sidesmile.net/tr/wp-content/uploads/sites/7/2022/02/heartt.png

KALP HASTALARINDA DİŞ HEKİMLİĞİ TEDAVİLERİ

Kalp rahatsızlıkları, diş hekimliği uygulamaları için önemli bir konudur. Özellikle çoğu kalp hastasının düzenli olarak kullandığı kan sulandırıcı ilaçların kontrolü ve kalp kapakçığı rahatsızlığı olan kişilere profilaksi uygulanıp uygulanmayacağı konusu diş tedavileri açısından ayrıca önemlidir.  Koroner arter hastalığı olanlar, hastalığının ciddiyetine göre diş hekimliğinde yapılan operasyonlar esnasında yeni bir kalp krizi veya iskemi geçirme riski altındadırlar.. Bu nedenle bir diş hekiminin, kalp hastası olan kişilerin hastalığının çeşidini ve ciddiyetini bilmesi, yapacağı tedavinin şeklini ve zamanını değiştirebilir.

Sık karşılaşılan bazı kalp hastalıklarına yakından değinecek olursak;

PERTANSİYON

Dinlenme durumunda diastolik kan basıncı 90 mm ve sistolik kan basıncı 140 mm üzerinde ise bu durum kişinin hipertansiyon hastası olduğunu gösterir. Hipertansiyon hastalarının çoğu bu durumun farkında değildir. Geç fark edilen yüksek tansiyon, böbrek hasarına sebep olabilmektedir.

Yüksek tansiyon oluşmasının nedeni çoğunlukla primerdir yani sebebi tam olarak bilinmez veya genetik faktörlerin etkisiyle oluşur. Geriye kalan kısımdan ise hormonlar, damar veya böbrek hastalıkları sorumludur. Hipertansiyonun; fazla tuz kullanımı, stres, alkol ve sigara kullanımı, şişmanlık ve hareketsizlik gibi nedenleri de vardır. Ağrı kesiciler, grip ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlar da kan basıncını yükseltici etki yapabilirler.

Diş hekimi korkusu, hipertansif kişilerde tansiyonu daha fazla yükseltebilir. Bu sebeple tedaviden önce hasta ilacını almış olmalı, bir süre beklemeli ve tedavi öncesi tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Randevular sabah saatlerine verimeli ve tedavi süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Kontrolsüz hipertansiyonu olanlarda stresle beraber anjina, konjestif kalp hastalığı gibi durumlar gelişebilir. Tansiyonları kontrol altında olan kişilerde basit cerrahi işlemler ve diğer tedaviler, lokal anestezikler kullanılarak rahatlıkla uygulanabilir. İleri cerrahi işlemler için diazepam, nitröz oksit inhalasyon anestezisi veya oral sedatifler kullanılarak işlem yapılmalıdır. Kan basıncı 160-169/100-109 mm Hg civarında olan kişilerde hiçbir dental tedavi uygulanmamalı ve hasta bir tıp doktoruna yönlendirilmelidir.

Antihipertansif ilaç kullanımı; ağız içerisinde ülserasyon, diş eti büyümesi, likenoid reaksiyonar, ağız kuruluğu oluşturabilir. Hastanın ağız bakımı düzenli olarak yapılmalı ve motive edilmelidir. Gerekli durumlarda ilaç değişikliği için hastanın doktoruyla görüşülmelidir.

ARİTMİ

Kalbin normal seyirdeki ritminin bozulmasına aritmi denir. Koroner arter hastalığı, hipertansiyon ve yaşlanma ile birlikte aritmi oluşabilir. Aritmiler, ventriküler ve atriyal olarak iki çeşittir. En sık rastlanan atriyal aritmi, sinüs taşikardisidir. Atriyal taşikardili hastalarda kalp atımı dakikada 120 iken ventriküler taşikardililerde 150’dir. Stres, anksiyete ve egzersiz ile kalp atım sayısı artar yani diş hekimi korkusu sinüs taşikardisine sebep olabilir.

Aritmi hastalarında dental tedavi öncesi kalp ile ilgili hikayesi öğrenilmeli ve gerekirse konsültasyon istenmelidir.Bu hastalarda tedaviler daha kısa seanslar halinde olmalı ve kullanılacak olan anestezik solüsyon miktarı en aza indirilmelidir. Kalp pili kullanan hastalarda elektrocerrahi ve ultrasonik alet gibi elektrikli cihazların kullanılması sakıncalı olabilir.

 

 

KORONER ARTER HASTALIKLARI

Kalbin uzun süreli iskemik yaralanması sonucu oluşan miyokard infarktı (kalp krizi) ve miyokardial oksijen yetersizliği sebebiyle oluşan angina pektoris (göğüs ağrısı), koroner arter hastalığı olarak bilinir. Ateroskleroz (fazla miktarda lipidin arter duvarında birikerek plak oluşturması durumu) bu hastalığın en önemli sebebidir.

Bu hastalığa sahip olan kişilere dental tedaviler uygulanırken yeni bir iskemi veya enfarktüs oluşma riski vardır. Bu riski ortadan kaldırmak için hastada iskemik olayların tekrarlanma sıklığı, hastalığının stabil olup olmadığı, daha önce geçirdiği kalp krizinin üzerinden ne kadar zaman geçtiği gibi detaylar hastadan öğrenilmelidir. İskemik kalp hastalığına sahip olan kişileri tedavi eden diş hekimi, temel yaşam desteği (kalp masajı ve yapay solunum) konusunda bilgili olmalıdır. Tedavi öncesi hastanın vital bulguları (kan basıncı, ateş, solunum hızı, nabız) kontrol edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Anksiyete; kan basıncı ve nabızı arttırarak iskemi ve anginaya sebep olabilir. Bu nedenle stresli hastalarda öncelikle anksiyete kontrol altına alınmalıdır.

Akut miyokard infarktüsü henüz geçiren kişilerde, yeni bir atak riskinin önüne geçmek adına tedaviler en az 4 hafta sonraya ertelenmelidir.

Antikoagulan tedavi; kapak protezi, kalp kapağı hastalığı, serebrovasküler kazalar, iskemik kalp hastalığı, derin ven trombozu ve pulmoner embolizmde profilaktik olarak uygulanır. Antikoagulan tedavi için kullanılan 2 tip ilaç vardır. Bunlar; antitrombin ve antiplatelet ilaçlardır. Aspirin, en yaygın antiplatelet ilacıdır. Serebrovasküler ve kardiovasküler kontrol için küçük dozlarda sürekli olarak kullanılır. Aspirin trombosit agregasyonunu düşürür ve kanama zamanını uzatır. Çoğu hastanın kullandığı günde 1 kez 40-325 mg aspirin, cerrahi işlem sonrası kanama riski oluşturmaz. Eğer hastada kanama riskini artıran üremi, karaciğer hastalığı gibi sebepler varsa ve aspirine ilave olarak farklı antikoagülanlar da kullanıyorsa cerrahi işlemden 3-7 gün önce aspirin kullanmayı bırakmalıdır. Küçük çaplı cerrahi işlemlerden önce diğer antiplatelet ilaçların kullanımını durdurmaya gerek yoktur. Antitrombin olarak ise çoğunlukla warfarin kullanılır. Bu ilacın tedavi edici etkisi 48-72 saat sonra ortaya çıkar ve ilaç kesildikten sonra 36-72 saat devam eder. International normalized ratio (INR) ile warfarin ilacının etkinliği saptanabilir.  Cerrahi müdahalenin yapılacağı 24 saat içerisinde hastanın INR değerinin öğrenilmesi gerekir. Sağlıklı kişilerde normal INR değeri 1 civarındadır. Antikoagulan tedavi görenlerde ise bu değer 2.5-3.5 aralığındadır. Hastanın INR değeri 3.0’ın altında olduğu zaman minör cerrahi işlemler uygulanabilir. Hastanın INR değeri çok yüksekse 3 farklı yol düşünülebilir; birincisi warfarin kesilmez ve kanama kontrolü için antifibrinolitik ağız gargaraları ve K vitamini enjeksiyonu verilir. İkincisinde warfarin kullanımı cerrahi işlemden 2-3 gün önce durdurulur ve başka bir antikoagulan tedavisi uygulanmaz. Üçüncüsü ise warfarin tedavisi yerine başka bir antikoagulan (örneğin heparin) tedaviye geçilir. Bu durumda en büyük avantaj hastada tromboemboli riskinin azalmasıdır. Heparin, cerrahi işlemden 6 saat önceye kadar kullanılabilir ve cerrahi sonrası warfarin ile birlikte verilir. INR istenilen orana ulaşıncaya kadar işleme devam edilir. Heparinin cerrahi işlemden kısa süre öncesine kadar kullanılabilmesi bir avantajdır fakat trombositopeni oluşturma riski vardır.

KALP KAPAĞI HASTALIKLARI

Bakteriyel endokardit, kalbin iç tabakası olan endokardiumun veya kalp kapaklarının enfekte olmasıdır. Daha önce geçirilmiş endokardit tanısı olanlar, yapay kalp kapağı taşıyanlar, romatizmal ateş gibi sebepler ile kalp kapakları zarar görmüş olanlar, hipertrofik kardiomiyopatisi (ventrikül duvarlarındaki kaslarda kalınlaşma ve sertleşme sonucu kalbe kanın gelmesi ve pompalanmasında bozulma) olanlar ve doğuştan kalp-kapak sorunu olanlar bakteriyel endokardit açısından riskli kişilerdir. Ağız florasındaki mikroorganizmalar da bakteriyel endokardite sebep olabilir ve bu durumu diş hekimlerinin önemsemesi gerekir. Bu nedenle bir diş hekimi kalp kapağı hastalığı olan tüm hastalarına, bakteriyel endokardit riskini engellemek amacıyla antibiyotik profilaksisi uygulamalıdır. İmplant yerleştirilmesi, invaziv diş temizliği, subgingival küretaj, enfeksiyonların insizyon ve drenajı, her türlü diş çekimi, reimplantasyon, dişin apeksini geçecek endodontik tedavi ve endodontik cerrahi, ortodontik bantların yerleştirilmesi, intraligamenter enjeksiyonlar gibi işlem esnasında kanama oluşturacak tedaviler endokardit riski oluştururlar. Sadece ağız içindeki kanamalı işlemler değil, periodontal veya periapikal enfeksiyonlar da bakteriyel endokardite neden olabilir. Bu nedenle saptanan enfeksiyon odaklarının ortadan kaldırılması da diş hekimi sorumluluğundadır. Dental işlem öncesi kullanılan antiseptik ağız gargaraları bakteriyemiyi kontrol altına almak için yardımcı olabilir.

Sağlıklı günler dileriz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dil Seçenekleri

Sosyal Medya'da Biz

Sosyal medya hesaplarımızdan bizleri takip edebilir ve bizlerle iletişim kurabilirsiniz.

Copyright 2021. Side Smile Dental Clinic. Tüm Hakları Gizlidir. Site Materyalleri İzinsiz Kopyalanamaz, Dağıtılamaz.

Copyright 2021. Side Smile Dental Clinic. Tüm Hakları Gizlidir. Site Materyalleri İzinsiz Kopyalanamaz, Dağıtılamaz.